13 Eylül 2010 Pazartesi

Kayserispor 2-0 Fenerbahçe



Fenerbahçe kötü gidişe dur diyemedi ve haftayı malubiyetle kapattı. Aykut Kocaman'ın yanlışları vardı, takımın isteksizliği taraftarı çileden çıkarttığı gibi, hakeminde katkılarıyla diğer 17 takım için güzel, bizim için kötü bir hafta geçti. Amacım maçı anlatmak değil, maçla ilgili bazı detayları irdelemek.

Sürekli olarak tanıdıklarımı bir konuda uyarmaktayım ama herkes yine oyun oynarcasına kadrolar kurup, beklentilerle takıma yüklenmeyi görev edinmişçesine bir hava var taraftarda. Uyardığım konu ise takımın hafta içinde yaptığı antremanlar. Bir kadro kurulurken elbette kadro kalitesine bakılır ama hafta içi gösterilen oynama isteğide bir o kadar önemlidir. Şimdi buradan Aykut Kocaman konusuna geçebiliriz yavaşça. Aykut Hoca Santos'u elbette birazda yabancı sınırından dolayı kesiyor ama onu asıl kesiş nedeni, aldığı kilolar ve inanılmaz formsuz oluşuydu. Bunu çok kişi olumlu karşıladı ve doğru olanı buydu. Peki ya diğerleri? Bir Dia, bir Özer bu kadrodaki oyuncuları nasıl kesemez? Ön liberoda Cristian hiç yokları oynarken, en azından koşacak bir Gökay neden bu takımdan kimseyi kesemez?

Şimdi ortada iki ihtimal var. Bu takım 2 pas yapamıyor. Demek ki Aykut Hoca antremanda bu takımı yeterli şekilde çalıştıramıyor. Bu takım normalde tıkır tıkır top oynayabilir ama inanılmaz formsuz bir dönemden geçiyoruz diyelim. O zamanda Aykut Kocaman'ın ilk 11 içinde en az 3-4 tercihi çok yanlıştır. Yani iki ucu pislik bir durum.



Bu konu için ayrı paragraf açmak istedim. Aykut Hoca stoper almadı kadroya diye çok eleştirildi. Tabi ki yaptığı çok yanlış bir olaydı ama Selçuk hiç mi stoper oynamadı bu takımda? Deniz'in oynamadığı mevki kalmadı neredeyse ilk 11'de. Gıkını mı çıkardı? Elinden gelenin hep en iyisini yaptı. Bu konuda Aykut Kocaman'ın Selçuk'a güvenmesi hata mıdır? Ya da stoper oynayıp, oynamayacağını Selçuk'a sormadığını nerden biliyoruzda hemen eleştiriyoruz? Elbette bu tercihi tartışacağız ama geniş bakalım biraz olaylara. Temel futbol bilgisi olan bir futbolcu olsaydı orada, bugün 0-0 beraberlikle dönebilirdik İstanbul'a. Emin olun Stoch'u defansta oynatsak, o hataları yapmazdı çünkü  100x65'lik bir sahada nasıl ve nerede duracağını bilirdi ama takımda 8. sezonunu geçiren Selçuk, hala Lugano'nun önüne gelen topa atlayıp, yenilen gol esnasında Okan'ın tuttuğu adamı tutmaya çalışıp yerini boşaltmaya çalışıyor. Dile kolay, 8 sene. Göbekli bir bakkal amcayı 8 sene Fenerbahçe'de antremana çıkarsak, bir Selçuk kadar olurdu heralde. E peki futbolcu olan Selçuk ise neden en azından nerede duracağını bile bilmiyor? Hadi Selçuk böyle bir oyuncu, maç sonrası biz seni istemiyoruz diyip neden yollanamıyor? Biliyorum basit olmayacağını ve tüm zorluklarını ama 8 sene ümit besleyip, sabrettiğimiz adam yerine alt yapıdan gelecek bir genç kardeşimize neden sabretmeyelim ki?



Aykut Kocaman'ın takımı iyi çalıştıramadığı konusu üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Antremanlarda herkes bilir ki, pas ve şut çalışmaları yapılır. Tabi futbolun biraz daha içinde olanlar, bu pas ve şut çalışmalarının çok şekilde yapıldığını ve çeşitlerinide bilir. Bizim takımımız sahada koordine bir oyun oynamadığı gibi yardımlaşma yönünden çok zayıf durumda. Koskoca dünya devi Barca'daki basit sistem şudur: "Pas at, boşa kaç, pas iste." Bu kadar basit bir olayı antremanda neden yeteri kadar futbolcuların kavramasını sağlayamıyoruz? Sağlayamıyoruz diyorum çünkü bunu yapmıyoruz. Yapamıyoruz değil, yapmıyoruz. Taç atılır, boşa kaçan yok. Mehmet ayağına top alır, boşa kaçan yok. Emre top alır, boşa kaçan yok. Lugano top alıyor, o bile ya Yobo'ya top atıyor, ya da ileri dolduruyor. Böyle bir sistem dünyanın neresinde kaldı? Herkes ileride Niang topu kapsada, Stoch ile birşeyler yapsa diye bekliyor ama mahalle maçına çıkmıyoruz ki biz. Bu pas ve takım içi koordinasyon çalışmaları yapılmadığı sürece, toparlanma sürecimiz uzayacağı gibi, takım daha bir dağınıklaşır ve ilerisi içinde gerçekten bu eksileri silmek çok zor olur.

Bir diğer mesele ise duran top meselesi. Herkes gibi gol atamadığımızdan şikayet etmeyeceğim. Duran top konusuna yeteri kadar antremanlarda çalışmadığımızdan bahsedeceğim. Trabzon maçında Mehmet'in kendi kalemize attığı golü inceleyin, eğer sektirse arkasında 3 tane boş Trabzonlu var. Glowacki'nin attığı golde, yine 3 Trabzonlu 6 pas içinde bomboş. Kayseri maçına geliyorum. Bu maçtada her korner ya da duran top kullanılışında 2-3 kişi mutlaka boş kalıyor. Allah korusun bir sektirsek, karambol filan değil, direk gol olacak. Artık karambol diye bir olay kalmadı çünkü bizim takımda. Maç öncesinde yapılan taktik antremanlarda, bunların yapılması lazım normal şartlar altında. Herkesin oyuncu paylaşması, hiç olmazsa rastgelede olsa boşta olan adamların paylaşılıp tutulması lazım ama takımda tık yok bu konuda. Bu kritik antreman eksikleri bize Avrupa'ya mal oldu, şimdide lige mal olacak. Dikkat, dikkat, dikkat.

Takımın isteksizliğinden kısaca bahsedeceğim çünkü anlatılacak birşey yok. Takım demek ki Aykut Hoca'yı yeterince benimseyemedi ya da Aykut Hoca takımı yeterince benimseyemedi. Daum korkak bir futbol oynatsada, futbolcuları savaşıyordu ama geçen senenin bal yapmayan arısı olan ve futbolunu beğenmesemde mücadelesini en çok beğendiğim futbolcu olan Mehmet Topuz, bu sene yokları oynuyor. Bu aradaki soğukluğu gidermek lazım. Kim, ne yapar artık bilemem ama giderilmesi gerekiyor bu sorunun.

Gelelim hakemlere. Senelerdir Fenerbahçe taraftarı "Kötü oynuyorsak, hakem hataları olsa ne olur." mentalitesi ile kendine yakışanın bu olduğunu söyleyerek kendini kandırmaktadır. Bir takım ne kadar berbat olursa olsun, sonuçta ortaya koyulan bir emek var. Milyonlarca insan, milyonlarca euro harcıyor bu takıma ve kimisi en kötü gününde 40-50 gol yiyebilecekken, biz en kötü günümüzde en kaliteli takımları yenebilecek kapasitedeyiz çünkü buna göre yatırım yaptık. Taktik-teknik tartışılır ama olaya sadece bir futbol taraftarı olarak bakın lütfen. Misal, bugün hakem hatası olmasa, Real Madrid en kötü gününde bizim 2.-3. lig takımlarını yürüyerek yener ama hakem hatası ile 2.-3. lig takımlarının Real'i yendiğini düşünür müsünüz lütfen. Sizce normal bir durum mu bu? İşte bize yapılan hakem hatalarıda aynı durumu ortaya çıkarıyor. Kuddusi Müftüoğlu, Kayserispor'un sert oynamasına izin vermiştir ve bizde aynı sertlikle bu oyuna cevap verecekken bizi engelleyerek resmen takımımızı sindirmiştir. 4 haftadır Niang'ı tutmakla görevli olan defanslardan 1 tane bile kırmızı kart çıkmaması, bu Süper Lig'deki hakemlerin yeterliliğini açıkça gözler önüne sermektedir. Artık dilimizde tüy bitti şu adamların yerine işini daha iyi yapanları bulun diye ama yine söyleyeceğiz, yine fayda etmeyecek. O yüzden hepinizi Allah'a havale ediyorum.

Maçta Stoch, Niang, sonradan giren Dia ve Emre elinden geleni yapmaya çalıştı ama sistemsizlik onların başını yedi. Alex'in ilk yarıda, Dia'nın ikinci yarıda takıma ileri çıkın diye yalvarmaları açıkçası ne halde olduğumuzu gösteriyordu. Yobo fikir verecek kadar kötü ya da iyi bir oyun oynamadı çünkü maç ortadaydı. Takımımızda direnen Lugano, Okan ve hücumda diğer oyunculara nazaran daha aktif olan Caner dışında kötü denecek oyun bile oynayamadık.

Bir paragraf ise Okan'a ayırmazsam, ona çok büyük haksızlık ederim. Onun yarısı kadar istekli olsak, bugün galibiyeti konuşuyor olurduk heralde. Ters kademeleri ve hücumda yaptıklarını anlatmaya gerek bile yok. Bu maç biraz fazla kendine güvenerek, fazla driblinge girsede, 1-2 tanesi dışında hep başarılı oldu ve o 1-2 tane kaptırdığı topuda kaptırır kaptırmaz hemen aldı. Bir kaç pozisyonda müthiş sıyrılmasına ve tehlike oluşturacak olmasına rağmen hakemin gazabına uğrayan Okan, benim için bu maçtada yüksek bir not almıştır. Yalnız Okan'a bir tavsiyemiz olsun, lütfen yerini çok boş bırakma Okan. Zaman geçtikçe ve tecrüben arttıkça kusursuz bir futbolcu olacağına can-ı gönülden inanıyorum.



Uzun lafın kısası, yine olan taraftara oldu. Üzüldü, kahroldu. Umarım Fenerbahçe bu krizi bir an önce Aykut Kocaman ile atlatır. Yoksa gerçekten büyük devrimler çokta uzakta gözükmüyor.

2 yorum:

  1. kayseri hiçmi birşey yapmadı sanki fenerbahçe kendisi attı kalesine iki golü tamam mecburen taraflı yazıyorsunda birazda karşı takımın hakkını verin

    YanıtlaSil
  2. Ben bir "TARAF"tarım. Ben Fenerbahçe'yi yorumluyorum. Kayseri'nin yaptıklarını başkası yorumlayabilir. İleride blogu genişletip, diğer takımları yazmaya başlarsam, bende yorumlayabilirim ama şu anda malzemem ve sonucu budur. Kaldı ki, herkesin yazdığından daha farklı noktalara değinmeye çalışıyorum kendi takımım adına.

    Kayseri ve Fenerbahçe ilk yarıda hiçbir şey yapmamıştır. İkinci yarıda ise verdiğimiz açıklardan iyi yararlanarak, kadrosunun elinden geleniyle en iyisini yapmıştır Kayseri. Burada Kayseri'nin müthiş ötesi bir oyunu yoktur. Fenerbahçe'nin basiretsiz, rakibi karşısında koşmaya bile üşendiği bir oyunla kazanmıştır. Bir takım kötü oynayabilir ama kötü mücadele edemez. Fenerbahçe kötü mücadele etti diyebileceğimiz kadar bile mücadele etmemişken, hakkını verin yorumunuz çok ağırdır. Dediğim gibi, kendi cephemin yorumlarıdır bunlar.

    Ayrıca şunuda belirteyim. Kayseriliyim ve Kayseri takımına gayette yakınımdır.

    YanıtlaSil