2 Eylül 2010 Perşembe

Sezon Öncesi Fenerbahçe Analizi

Denizli travmasından sonra daha kötüsü olabilir mi acaba diyorduk ama birçok hayalin bittiği ve dış etkenlerden ötürü daha kötü bir travma yaşadık. Bu travma sonrası kimse kendine bile gelemedi. 2006'dan sonra 2007'de Zico ile başlayan ve yükselen bir başarı çıtası vardı ama bu yaz döneminin başlarında buna kimse ihtimal bile vermiyordu. Her sezona transfer istekleriyle başlayan bu camia, sadece ve sadece Daum'un gitmesini ve yönetimin istifa etmesini istiyordu.

Zaman ilerledi ve bir şekilde Aykut Hoca takımın başına getirildi. Kimine göre o bizim Guardiola'mızdı, kimine göre tecrübesizdi. Yalnız şu kesindir ki, Aykut Kocaman bu takımın başına erken gelmişti çünkü yönetimin baskısı üzerine gelmişti. Tabi bunlar tamamen kesin diyebileceğimiz bilgiler olmadığı için yorum yapmak zor ama Aykut Kocaman'ın işi bir kat daha zordu. Bana göre Aykut Hoca için gerçekten erkendi. İlerleyen kısımlarda Aykut Hoca'nın sportif direktörlük ve teknik direktörlük alanında artı ve eksilerini tartışmaya sunduğumda bunu daha iyi açıklamış olacağım. Yanlış anlaşılmaması gereken bir şey daha var ki, bu düşünce Aykut Hoca'ya destek verilmeyeceği anlamına gelmiyor. Yeri gelmişken bunu söylemekte çok fayda da var.

Transferler her sezon olduğu gibi gecikti ama Zico dönemindeki gibi geçte olsa, kötü transferler yapılmadı. O zamanlar Gökhan Gönül, Lugano, Edu, çeyrek finalin mimalarından Deivid gibi isimleri katmıştık kadromuza. Şimdi de Stoch, Dia, Niang ve son dakikada gelen Yobo ile güçlendik. Bu bize pahalıya mal oldu. Bunda Aykut Hoca'nın da etkisi var tabi ama asıl etken bu gecikişti. Sonuçta takım sürekli olarak geçen seneki kadroyla sahaya çıkmak zorunda kaldı. Şimdi bu pahalıya mal oluşun detaylarına inelim.

Hazırlık döneminde takım hiç ama hiç ışık vermedi. Bekir, Cristian çalışkanlığıyla ön plana çıktı, Caner ise adeta ben iyi bir transferim diye haykırdı ama takımın geriye kalanında hiç ışık yoktu. Ne yaptığını bilmez bir halde sahadaydı. Sadece ama sadece Genk maçının son 15-20 dakikasında bir kıpırdanma oldu. Bunda ne gibi bir anormallik varda söylüyorsun diyen çıkacaktır. Oyuna giren isimleri sayayım: Okan Alkan, Gökay İravul, Berk Elitez, Colin Kazım. Evet, takım gerçekten pozitif yönde ivme kazanmıştı. Hazırlık kampındaki rakiplerimiz geçen senelere göre güçlü olsa bile gösterilmeye çalışılan mücadelede eksiklikler vardı. Bu ilerleyen dönemlerde çok daha belirgin şekilde açığa çıkacaktı ve yeni bir tartışmaya yol açacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder